ABD’deki Cornell Üniversitesi’nden Sera Young’a göre toprak yeme alışkanlığı çok eskilere dayanıyor.
20 yıldır bu sorunu araştıran Young, Arjantin’den İran’a ve Namibya’ya kadar birçok ülkede görülen bu alışkanlığın tropik bölgesinde ve özellikle çocuklar ve hamile kadınlar arasında daha yaygın olduğunu tespit etmiş.
Young Tanzanya’da saha araştırması yaparken konuya ilgi duymaya başlamış. “Hamile kadınlarda demir eksikliğine bağlı anemi üzerine araştırma yapıyordum. Bir kadının evinde yerde oturmuş, hamileliğinde neyi severek yediğini sormuştum. ‘Günde iki kez duvardan toprak söküp yiyorum’ dedi” diye açıklıyor.
Bu cevap Young’ı çok şaşırtmış. “Toprak yemek öğrendiğimiz her şeye ters düşüyordu” diyor.
Gerçekten de Batı’da toprak yeme bir davranış bozukluğu olarak görülüyor, cam ve benzeri zararlı maddeleri yiyerek kendisine zarar vermeye çalışanlarla aynı kategoride değerlendiriliyor.
Afrika'da yaygın
Oysa Afrika’da Kamerun, Tanzanya, Kenya gibi ülkelerde toprak yemeye tabu gözüyle bakılmıyor. Young Kenya’da çalışırken, yemek için paketler halinde toprak satıldığını gördüğünde çok şaşırmış. Hatta bunlara karabiber vb. farklı tatların eklendiği de oluyormuş.
ABD’nin Georgia eyaleti ise beyaz toprağıyla ünlü. Paketlenmiş toprağın üzerinde ‘İnsan tüketimi için değildir’ ibaresi olsa da herkes bu toprağın ne için satıldığını biliyor.
Young benim Londra’nın güneyinde oturduğumu öğrenince çevrede Afrika ürünleri satan bir bakkal olup olmadığını soruyor. Var, diyorum.
“Oraya gidip hamileler için satılan kilden iste. Kesin vardır” diyor.
Gerçekten de varmış. Bir sterline 5-6 kiloluk bir torba dolusu yumru halinde kil aldım. Ufak bir parça yemeyi denediğimde ağzımdaki bütün suyu emdi, fıstık ezmesi gibi üst damağıma yapışıp kaldı.
İnsanlar böyle bir şeye neden bu kadar ilgi gösteriyor diye düşünmeden edemedim.
“Herkesin kendine göre bir nedeni var” diyor Kamerunlu öğrenci Monique.
“Kimi sadece sevdiği için, kimi bulantı ve mide ağrısına iyi geliyor diye.”
Tedavi edici mi?
O halde toprak yeme bir hastalıktan ziyade tedavi yöntemi olabilir mi?
Toprak yemenin nedenleri konusunda üç açıklama var. Monique’in cevabı da bunlardan birini oluşturuyor.
Fakat her toprak aynı değil. En makbul olanı, porselen çamuru olarak da bilinen ve birçok mineral içeren kaolin.
Kilin yapışma özelliği vardır; bu nedenle sindirim sistemindeki zararlı toksinlere yapışıp mide ağrısını gideriyor olabilir.
Sıçanlarla yapılan deneyler ve maymunlar üzerinde yapılan gözlemler, zehirli bir şey yediklerinde hayvanların da bu tür yöntemlere başvurduğunu gösteriyor. Ayrıca bazı geleneksel yemek pişirme yöntemleri, yiyeceklerin toksinlerden arınmasını ve daha kolay yenmesini sağlamak için kil ile karıştırılmasını içeriyor.
Örneğin palamut normalde pek hoş bir tada sahip değildir. California ve Sardinya Adası’nda öğütülmüş palamuda kil katılarak içindeki tanik asit etkisiz hale getiriliyor.
İkinci iddiaya göre kil, normal yiyeceklerde olmayan bazı besinler içeriyor. Kansızlık olarak da bilinen anemi vakalarında toprak yemeye sık rastlanıyor. O halde demir eksikliğini gidermek için demir bakımından zengin kil yeniliyor olabilir.
Aşırı açlık durumlarında toprak yendiği ya da bazı besin eksikliklerinin toprağı çekici kıldığı da söyleniyor.
Ancak ilk iki önerme toprak yemenin yaygın olduğu ülkeler göz önünde bulundurulduğunda daha mantıklı görünüyor.
Kültürel nedenler
Young, bu alışkanlığın tropiklerde daha yaygın olduğunu, çünkü patojenlerin bu bölgelerde daha yoğunlaşmış olduğunu söylüyor. Ayrıca çocuklar ve kadınlar arasında yaygın olmasının nedeni de bu iki grubun ekstra besin ve hastalıklara karşı korunma ihtiyacından kaynaklı olabileceği belirtiliyor.
Hamilelikte kadının canının toprak çekmesi ise biyolojik nedenlerden çok kültürel nedenlere bağlanıyor. Kamerun’da kadınların hamileyken toprak yeme alışkanlığı, Avrupa ve Kuzey Amerika’dakilerin çikolata ve dondurmayı arzulaması gibi bir şey olabilir. Yani bu tür şeylere böyle bir istek duymaları bunların onlar için iyi olduğu anlamına gelmez.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar kil yemenin arkasında bazı biyolojik ve uyumla ilgili nedenler olabileceğini gösteriyor.
Filler, primatlar, inekler, papağanlar ve yarasalarda da kil yemeye rastlanıyor ve bunun bir amaca hizmet ettiği sanılıyor genel olarak. Ama hayvanlarda bunu normal gören aynı bilim insanları insanlarda bu davranışı anormal bulabiliyor.
Bazı toprak yeme vakalarında psikiyatrik sorunların olduğu doğrudur. Ancak sınırın nerede çekileceğine karar vermek zor. ABD’de toksik maddeler ve hastalıkların kayıtlarını tutan kurum 2000 yılında, günde 500 mg’dan fazla toprak yemenin patolojik sorun olarak görüleceğine karar verdi, ancak bunun çok da kesin bir sınır olmadığını söyledi.
Georgetown Üniversitesi’nden Ranit Mishori’ye göre, toprak yemek genel olarak kültürel bir olgu olarak görüldüğü için bunu ‘anormal’ bir davranış olarak algılamamak gerekir. “Fakat eğer bu davranış klinik bazı anormalliklerle bağlantılıysa bundan kaçınmanın yollarına bakarız” diyor.
Bağımlılık mı?
Toprak yemenin sakıncaları da var elbette. Topraktan geçen hastalıklar ya da kildeki toksik maddeler önemli bir sorun teşkil ettiği gibi, toprak yeme yoluyla tedavi edildiğini sandığımız besin eksikliklerine bizzat bu durumun kendisi de neden oluyor olabilir.
Toprak yeme başkalarından gizlenen bir alışkanlık haline de gelebilir. Young, bazılarının bu konuda madde bağımlılığıyla ilgili terminolojiye başvurduğunu söylüyor.
Bu olguyu çocukların pis bir alışkanlığı ya da hamile kadınların başvurduğu, uzak diyarlardaki insanları ilgilendiren bir sorun olarak görmek doğru değildir. Ayrıca bu tür yaklaşımlar o insanların ‘anormal’ şeylere istek duyan tuhaf insanlar olarak görülmesine neden olur.
Bu durumu doğru anlamak ve etkilerini iyi ölçmek için araştırmacıların öne sürdüğü hipotezlerin biyomedikal ve kültürel faktörleri de dikkate alarak sınanması gerekir.
“Herkes günde üç kaşık toprak yemelidir demiyorum; ama bu davranışı tümüyle reddetmek için yeterli bilgi sahibi değiliz” diyor Young.
İlginçBilgiler.... SohbetClass.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder